Haber

Eski geleneklerin ve toplumsal yaraların romanı: Kör Bıçak

Sayın Mazhar Kara’nın bu romanı toplumumuzun yaralarını yansıtıyor. Yaralarımızla yüzleşmemizi sağlayan bir roman. Tüm sosyal yaralarımızı ortaya çıkarıyor. Özellikle kızlarımızın ve kadınlarımızın maruz kaldığı gerici, insanlık dışı ve zalim uygulamaları ortaya koymaktadır. Kadın cinayetlerinin yarattığı toplumsal acıya dikkat çekiyor.

Govend dergisinden Mazhar Kara Bey’in adını biliyorum. O dergide yazılarını, şiirlerini okudum. Daha sonra Riya Azadi geleneğine göre yayımlanan dergi ve gazetelerde çok sayıda makale ve şiiri yayımlandı.

Şimdi gelelim Sayın M. Kara’nın roman yazımına. O aslında bir şairdir. Şiirden romancılığa geçen yazarların başarılı oldukları ve önemli edebi eserler yaratmayı başardıkları söylenir. M. Kara’nın daha önce pek çok şiir kitabı yayımlandı. Şiirlerinin birçoğu kültür ve edebiyat dergilerinde yayımlandı. “Kêra Ko” ilk romanıdır. Diyarbakır’da “Deng” yayınlarında yayımlanmış olup 418 sayfadan oluşmaktadır. Romanın ön kapağında ressam Tekin Fırat’ın bir eseri yer almaktadır. Celal Özgür tarafından düzenlenmiştir. Arka kapakta şair, gazeteci ve romancı Mazhar Kara’nın fotoğrafı yer alıyor. Romanın çarpıcı bir anlatımı var.

Roman on bölümden oluşuyor. Her bölümün bir bölüm başlığı vardır. 1. bölümün başlığı “Sevincimizin ve gözyaşımızın kaynakları.” Bu kısım “ben” diliyle yazılmıştır.

Romanın anlatıcısı yirmili yaşlarında bir kızdır. İyi kalpli, sevgi dolu ve şefkatli bir kız. Babası ve erkek kardeşinin kararıyla evinde esir tutulan bir kız. Bu durumda o, oturup kardeşi için içini dökmek niyetiyle hayatını yazan eğitimli bir kızdır. Kızın bu durumu roman boyunca okuyucuyu meraklandırır. Peki ne oldu? Ne oldu? Kız neden hapsedildi? Bu gibi sorular insanlarda okuma merakını harekete geçirir. Kız yanlış bir şey yapmış olabilir ama ne yaptı? sorusu merakı daha da artırıyor. Bu sorulara cevap verme merakı insanlarda okuma isteği uyandırır ve okuyucu romanı okumaya devam eder.

Romanın anlatıcı ve baş kahramanının adı Zozan’dır. Zozan şöyle diyor: “Yıllarca köylüydük ama bir anda şehirli olduk. Evet, bugün İstanbul’da dar bir sokakta, yoksul bir evde, dört duvar arasında hapis kaldım. Hapishanemin gardiyanları babam ve babamdır. kardeşlerim.” Bkz. sayfa 40.

“Kêra Ko” romanının sosyal boyutu olduğu kadar siyasi boyutu da vardır. Sosyal durum ve politik durum iç içe geçmiş durumdadır. Zazan’ın amcası ve köyden dört arkadaşı silahlı gruplara katılmak için dağlara gider. Babası tutuklanır, hapsedilir ve serbest bırakılır.

Romanda Zozan’ın köylerinin nasıl yakıldığı çok edebi bir üslupla abartmadan anlatılıyor. Ayrıca halen uygulanmakta olan eski geleneklere ve feodal değerlere karşı çıkan bir romandır. Kürt toplumunun siyasi ve kültürel durumu, sosyal ve idari durumu, statü ve konjonktür eksikliği nedeniyle yaşadığı büyük sosyal zorlukları ele alıyor. Toplumlara uygulanan baskı, baskı ve zulüm, edebiyatçıların eserlerine daima yansımış ve tartışılmıştır. Bu aynı zamanda Kürt edebiyatının da değerli bir özelliğidir. Kürtçe edebiyatın içeriğinin büyük bir kısmının politik bir renkle süslendiğini söyleyebilirim. Bu, ülkenin ve Kürt halkının konjonktüründen dolayı doğal bir şey, çok normal. Kürtçe romanların siyasi bir yanı ve siyasi dekorasyonu olması, Kürtçe romanların içeriğini zayıflatmaz, aksine zenginleştirir. Kara bu zenginliği yeterince kullanıyor.

Zozan ailesinin evinin yıkılması ve köylerinin yakılması nedeniyle önce köyden Tatos ilçesine, oradan da İstanbul’a taşındılar. Kürt halkına karşı yürütülen kirli savaşta 5 bine yakın köy yakıldı ve Kürt köylüleri köylerinden ilçe ve şehirlere göç etmek zorunda kaldı. Dünyada görülmemiş bir şey.

Mazhar Kara’nın romanı modern/klasik roman kategorisinde önemli bir eserdir. Yaşar Kemal, Ahmed Altan ve Murathan Mungan’ın romanları düzeyindedir. Onlardan eksik olan hiçbir şey yok.

Köy ve Tatos’tan sonra romanın mekânı İstanbul olur. Zozan’ın ailesi İstanbul’a gider ve yerleşir. Tatos’tan İstanbul’a otobüsle yolculuk uzun sürüyor. Romandaki genç kızın anlatımı Yaşar Kemal’in anlatımından da ötedir. Çağdaş klasik roman olarak adlandırılan roman sanatıyla karşılaştırıldığında Mazhar Kara’nın romanı başarılı bir romandır. En önemlisi modern/klasik romanlarla aynı seviyededir. Üstelik romancı Mazhar Kara, romancılığına bu şekilde devam ederse Kürtçe yazan, Kürtçe romanlar yazan Kürt Yaşar Kemal olabilir. Zira Mazhar Kara’nın romanı modern/klasik roman kapsamında olup Yaşar Kemal, Ahmed Altan ve Murathan Mungan’ın romanları düzeyinde başarılı klasik/modern romanlar arasında yer alır. Weli Sabri ve Mazhar Kara’nın romanları Yaşar Kemal’in romanlarından aşağı değildir.

Zozan’ın ailesi, özellikle de amcası muhafazakar, dindar ve bazen de sosyalist bir siyasi figürdür. Zozan Amca’nın kişiliğini tamamlamayan siyasi anlayışı, Zoan’ın arkadaşı Feride’nin namus cinayetiyle öldürülmesini onaylar. Olayın bu yönünü Zozan’a ders olsun diye aile ortamında dile getirir. Böylece Zozan’ın dikkatini Halide olayına çeker.

Engels şöyle diyor: “Yurtta feodal olan bazı sosyalistler, yurt dışında ise sosyalistler var.” Böyle sosyalistler her zaman vardı. Bugün hala varlar. Zozan Amca, “Siyasi bir dille konuşuyor, siyasi toplantılarda Kürt kadınını özgürleştirdik” diyor. “Bugün Kürt kadını dünyanın en özgür kadınıdır.” Sayfa – 375. Ancak eve gelen din adamının önünde farklı bir şekilde konuşur.

Din adamı, Zozan’ın ailesinden oğlunu istemek için evlerine geldiğinde Zozan ağlamaktan başka bir tavır göstermez. Ailesi de aynı fikirde. Zozan nişanlanır. Ancak Zozan nişanlanmak istemez. Ancak buna açıkça karşı çıkmaya cesaret edemiyor. Zozan’ın arkadaşı Azize bunu fark eder ve işi bırakır. Zozan bu olayı şöyle anlatıyor: “Canım, gözlerini kapadı, ağzını açtı. Geri kalmış kültürel değerlerimize, köhnemiş kadim gelenek ve göreneklerimize, benim korkaklığıma sövüp saydı.” Sayfa – 389

Şeyhin fetvası ve ailenin kararıyla idam kararını onaylayan zavallı Zozan, kendisini ölüme götüren ağabeyini, öldürüldüğü parka kadar takip etti. Ve orada amcasına destek veren kardeşi tarafından Kör Bıçakla öldürülür.

Namus adına yüzlerce, binlerce cinayetin işlendiği, Zozan gibi genç kadınların kurban edildiği bu cinayetlerin sorumlusu kimdir? Kim suçlanmalı? Bu tür cinayetlerin temel nedenleri nelerdir? Okuyucuların bunu düşünmesi gerekiyor. Toplumdaki en kötü cinayetler eski, geri ve köhne gelenek ve göreneklere dayanan namus cinayetleridir.

Romanda dikkatimi çeken bir diğer tema ise; Irkçıların Kürtçeye karşı hoşgörüsüzlüğüdür. Zozan ve bazı arkadaşları Zozan’ın okulunun yakınındaki bir parkta oturuyor, arkadaşı Zinar bir enstrüman çalıyor ve birlikte Kürtçe şarkı söylüyorlar. Kürtçe şarkı söyledikleri için ırkçılar onlara saldırıyor. Bu tür olaylar günlük yaşamda sıklıkla meydana gelir. Bir yerde müzisyen şarkı söylediğinde ya polis gelip müzisyenin şarkı söylemesini engelliyor ya da ırkçıların saldırısına uğruyor.

Yazarın/romanın Kürtçesi oldukça iyi ve akıcıdır. Doğayı, hayvanları ve insanı tasvir etmekte oldukça başarılıdır. Dili edebi bir dildir, saf ve doğru Kürtçedir. Romanın içeriği de farklıdır. Kürt halkının sosyal, politik ve sosyopsikolojik yapısını, geleneklerini iyi biliyor. Ortadoğu halkının geleneğe dayalı sosyal ve politik yaşamının hikâyesinde etkili bir şekilde kullanılmıştır. Sayın Mazhar Kara’nın bu romanı topluma ayna tutuyor. Toplumun yaralarıyla yüzleşmesini sağlar. Bu roman toplumsal çelişkileri çarpıcı biçimde ortaya koyuyor. Özellikle kız çocuklarının maruz kaldığı gerici, insanlık dışı ve zalim uygulamaları ustalıkla ortaya koyuyor. Kadın cinayetlerinin kaynağına iniyor. Bunun sonucunda yaşanan toplumsal acıya dikkat çekiyor. Okuyucuyu bu sorun üzerinde düşünmeye zorluyor. Bunda dini inançların rolü ve bu kadar kirli, zalim ve kanlı gelenek ve göreneklerin rolü konusunda çarpıcı değerlendirmeler yapıyor.

Roman, kötü alışkanlıkların ve köhne geleneklerin eleştirisini, sosyolojiyi, insan psikolojisini, sevgiyi ve insanlığın temel değerlerini, pedagojiyi ve insan ruhunun politik tanımını içermektedir. Feodal ve gerici fikirleri eleştirmenin yanı sıra din ahlakı ve estetiği sorunsalına da yeni yorumlar getiriyor. Bu roman okunmaya değer, başarılı bir romandır ve Kürt okuyucuları mutlaka okumalıdır. Romandan birkaç satır alıntı yapmak istiyorum.

“Hapishaneden çıkalı yaklaşık 3 ay oldu. Evet bedenim artık özgür. Ama ruhum derin ve karanlık bir zindanda, korkunç bir azap içinde. Aradan yıllar geçti ve ne gözlerindeki o son bakış ne de kan ellerimde gözlerim kaldı.Seninle neredeyse ölüyordum aziz kardeşim.”

Bir başka satırda ise şöyle yazıyor: “Şimdi tepeden tırnağa eşi benzeri olmayan bir hüzün, sevgi ve masumiyetle karşımda oturuyor. Ona ne diyeceğimi bilmiyorum. Kalbim kırık, aklım kırık ve sözlerim kırık, canım. Dil hareket edemiyor.”

Bu birkaç farklı cümleden sonra son söz olarak Sayın Mazhar Kara’yı Kürt edebiyatına değerli bir eser kazandırdığı için tebrik etmek istiyorum. “Kêra Ko” romanı şimdiden Kürtçe romanlar listesinde ve Kürtçe kütüphane raflarında yerini aldı. Bir roman okuru olarak roman yazmaya devam etmesini ve Kürt edebiyatına daha nice değerli eserler kazandırmasını diliyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu